Babalık Davası: Tanıma ve Tanımanın İptal Davası

blog-law-1

Tanıma hususu ve tanımanın iptali davası Türk Medeni Kanun’un 295 ve 300. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tanıma, evlilik dışı doğmuş olan çocuğun, biyolojik babası tarafından çocuğun kendisinden olduğunu, kanundaki şartlara uygun olarak yapmış olduğu bir beyandır. Tanıma kurucu yenilik doğuran bir hak olup, tek taraflı bir hukuki işlemdir. Tanıyan kişi, çocuğun babası olmalıdır. Tanıma beyanında bulunan baba, küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gerekmektedir.

Tanımanın Şartları

  • Tanıyan kişi baba olmalı,
  • Çocuğun başka bir erkek ile soy bağı olmamalı,
  • Tanıma, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvuru ile ya da resmi senette veya vasiyetnamede yapılacak bir beyan ile olmalı,
  • Yapılmış olan tanıma, nüfus memuru, sulh hukuk hâkimi, noter veya vasiyetnameyi açan hâkim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirmeli,
  • Çocuğun kayıtlı olduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına çocuk ve vesayet altında makamına bildirmelidir.

Tanımanın İptali ve Tanımanın İptali Davasının Tarafları

Tanıyan, yapmış olduğu tanımayı yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle yaptığını iddia ederek tanımanın iptali davası açabilir. Tanımanın iptal davasında davacı, baba ve ilgililerdir. İlgililer ise, ana, çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililerdir. Tanımanın iptal davası tanıyan tarafından anneye ve çocuğa karşı açılır. Diğer ilgililer tarafından açılacak olan davada ise davalılar, tanıyan, tanıyan ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır.

Tanımanın İptali Davasında Hak Düşürücü Süreler

Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve herhâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve herhâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.

Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.

Tanımanın İptal Davasına Dayanan Davalarda Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tanımanın iptali davası soy bağına ilişkin bir dava olduğundan dolayı, Türk Medeni Kanunu md 283’e göre yetkili mahkeme, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise aile mahkemeleridir.

İlgili Yargıtay Kararları

Tanıyan, yanılma aldatma veya korkutma sebepleri dışında tanımanın iptali davası açamaz.

Davacı ile çocuk arasındaki soy bağı ilişkisi Türk Medeni Kanunu’nun 295. maddesi gereğince 03/10/2006 tarihinde “tanıma” yoluyla kurulmuştur. Başka bir ifade ile davacı, çocuğu tanımıştır. Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir. (TMK m. 297/1) Bu sebeplerin dışında tanıyanın tanımanın iptalini dava etme hakkı bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde, bu sebeplerin varlığını ileri sürmüş değildir. O halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/21693 E. 2016/1159 K. sayılı ilamı)

            Çocuğun başka bir erkek ile soybağı var ise öncelikle o ilişkinin kesilmesi ve daha sonra tanımanın gerçekleşmesi gerekmektedir.

Dava dilekçesinin içeriğine bakıldığında, davacının tanıma yolu ile dava dışı Erkan Gürle adına oluşturulan soybağının geçersiz olduğunu ileri sürerek nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve babalığa hükmedilmesini istediği görülmektedir. Nüfus kaydında baba olarak tescil edilmiş bulunan Erkan Gürle’nin davada yer alması kamu düzeni ile ilgili olduğundan, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmemiş olması, davacının tanımanın iptalini istemediği şeklinde yorumlanamaz.

O halde, Mahkemece davanın babalığa ilişkin bölümü tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilmeli; öncelikle tanımanın iptali davası sonuca bağlanmalı, babalık davası bakımından da iptal davası bekletici sorun yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurul 2011/2-160 E. 2011/247 K. sayılı ilamı)

Bu gönderiyi paylaş