Nişanın Bozulması Nedeniyle Maddi Tazminat Davası

Nişanın bozulması nedeniyle maddi tazminat davası Türk Medeni Kanunu’nun 120’nci maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre: ‘‘Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.’’ diyerek hüküm altına almıştır. Hüküm incelendiğinde nişanını bozulması sonucu açılacak olan maddi tazminat davasının hangi şartların varlığı halinde ve kimlerin açacağı düzenlenmiştir. Nişanın bozulması nedeniyle açılacak olan maddi tazminat davasında, davacı iddiasını her türlü delil ile ispatlayabilir.
Nişanın Bozulması Nedeniyle Maddi Tazminat Davasının Şartları
1-) Geçerli bir nişanlılık durumu bulunmalıdır.
Geçerli bir nişanlılık durumu söz konusu değilse bu davanın açılabilmesi mümkün değildir. Geçerli bir nişanlılık olmaması durumuna şu örnekleri verebiliriz; evlenme vaadi olmadan birlikte yaşamak, flört durumu, sevgililik ilişkisi yaşayanlar, aynı evi paylaşanlar, hayat ortaklığı sürdüren kişilerin TMK. Md. 120’ye dayanarak dava açma hakları yoktur.
2-) Nişan bozulmuş olmalıdır.
Nişanın bozulması nedeniyle açılacak olan tazminat davası için geçerli olan nişanlılık durumunun bozulmuş olması gerekmektedir. Kanun maddesi açıkça nişanlılık durumumun hangi durumlarda bozulacağını düzenlemiştir. Bunlardan ilki haklı bir sebep olmaksızın bozulmasıdır, ikincisi de nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulması durumudur. Birine yükletilebilen bir sebeple bozulmaya şu örnekleri verebiliriz, nişanlılık sürecinde, aşırı borçlanma, kumar oynamak, çalışmamak gibi durumlardır.
3-) Zarar bulunmalıdır.
Nişanın bozulması nedeniyle açılacak olan maddi tazminat davasında zarar olmalıdır. Zararın söz konusu olabileceği durumlar kanun maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bunlardan ilki katlandığı maddi fedakarlıklar durumudur. Katlanılan maddi fedakarlıklara şu örnekleri verebiliriz, işinden ayrılma, kendisine gelen iş teklifini reddetme, işini değiştirme, taşınmazını veya taşınır malını satma gibi durumlardır. İkinci zararın söz konusu olduğu durum ise evlenme amacıyla yapmış olduğu harcamalardır. Evlenme amacıyla yapmış olduğu harcamalara şu örnekleri verebiliriz; beraber oturulacak olan evin kiralanması, eve eşya alınması, evin yenilenmesi gibi durumlardır. Üçüncü ve son olan zarar ise nişan giderleridir. Nişan giderlerine şu örnekleri verebiliriz; nişan için basılmış olan davetiyeler, yiyecek ve içecekler, salon giderleri gibi durumlardır.
4-) Dürüstlük kurallarına uygun hareket edilmelidir.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz zarar durumlarında bu masrafları ve fedakarlıkları yapan tarafın dürüstlük kurallarına uygun hareket etmelidir. Karşı taraf nasıl olsa öder mantığı ile hareket edilmesi durumunda yapılmış olan ölçüsüz harcamalar nişanın bozulması nedeniyle açılacak olan maddi tazminat davasının konusu olamayacaktır.
Nişanın Bozulması Nedeniyle Maddi Tazminat Davasının Tarafları
Davacı taraf, nişanlılardan biri olabileceği gibi, tazminat istemeye hakkı olan nişanlının ana babası veya onlar gibi davranan kimselerde yukarıdaki şartların varlığı halinde dava açma hakları vardır. Davalı taraf ise, haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozan nişanlı veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozan nişanlıdır. Kusurlu nişanlının ölmesi durumunda mirasçılara karşı dava açılabilir.
Nişanın Bozulması Nedeniyle Maddi Tazminat Davasında Zamanaşımı
Nişanın bozulması nedeniyle açılacak olan maddi tazminat davasının zamanaşım süresi TMK. Md. 123’de düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre nişanlılığın sona ermesinden itibaren bir yıl içinde dava açılmalıdır. Bir yıllık süre geçtikten sonra dava zamanaşımına uğrar.
Nişanın Bozulması Nedeniyle Maddi Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Nişanın bozulması nedeniyle maddi tazminat davasında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk mahkemeleri görevlidir. Yetkili mahkeme ise genel hükümlere göre belirlenir.
İlgili Yargıtay Kararları
Mahkemece nişanın davacıların kusuru olmaksızın bozulduğu, sözleşmenin küçük harfler kullanılması ve matbu olarak hazırlanması nedeniyle tüketici mevzuatına uygun olmadığı ve davalının bu nikah töreni dolayısıyla yaptığı ve başka amaçla kullanamadığı mal ve hizmet alımının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, savunmasında ileri sürmesine rağmen davalının e-posta aracılığı ile kendisine sözleşmenin iptal edildiğinin bildirilmesinden sonra, kararlaştırılan gün için başka bir organizasyon tertip edip edemediği hususu araştırılmamıştır.
‘‘Davacılar, davacılardan … oğlunun 15/11/2014 tarihinde gerçekleşecek nikah töreni için davalının otelinde 200 kişilik kokteyl ve düğün yemeği ve diğer hizmetleri içeren ziyafet sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme gereği davalıya 28.745,50 TL ödeme yapıldığını, elde olmayan sebeplerle nikahın iptal edildiğini, nişanın bozulmasında kusurlu olmadıklarını ancak davalının yapılan ödemeyi iade etmediğini ileri sürerek 28.745,50 TL ‘nin temerrüt faizi olan 20.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, kısa sürede başka organizasyon alınamayacağından zarara uğradıklarını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar, davalının temyizi üzerine Yargıtay kapatılan 13. Hukuk Dairesinin 21/06/2018 tarih 2016/24571 esas 2018/6973 karar sayılı kararıyla onanmış, davalı tarafça bu sefer onama ilamına karşı karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzelteme taleplerinin reddi gerekir.
2- Somut olayda davacılar, nikah töreni için imzalanan ziyafet sözleşmesinin nişanın atılması sebebiyle ifa edilemeyeceğinden ödenen paranın iadesini, davalı ise kısa süre içinde yeni organizasyon bulamadığı için zarara uğradığını ileri sürerek davanın reddini istemektedir.
Mahkemece nişanın davacıların kusuru olmaksızın bozulduğu, sözleşmenin küçük harfler kullanılması ve matbu olarak hazırlanması nedeniyle tüketici mevzuatına uygun olmadığı ve davalının bu nikah töreni dolayısıyla yaptığı ve başka amaçla kullanamadığı mal ve hizmet alımının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, savunmasında ileri sürmesine rağmen davalının e-posta aracılığı ile kendisine sözleşmenin iptal edildiğinin bildirilmesinden sonra, kararlaştırılan gün için başka bir organizasyon tertip edip edemediği hususu araştırılmamıştır.
Şu halde Mahkemece davalının sözleşme hiç yapılmamış olsaydı uğramayacağı (menfi) zararının olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak davalının iptal bildiriminden sonra kalan zamanında yeni organizasyon tertip edip edemediği, edememiş ise bunun için vaktinin yeterli olup olmadığı hakkında inceleme yapılması sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Kararın bu nedenle bozulması gerekirken zuhulen onandığı anlaşılmakla Yargıtay kapatılan 13. Hukuk Dairesinin 21/06/2018 tarih, 2016/24571 esas 2018/6973 karar sayılı onama kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.’’ (Yargıtay 3. H.D. 09.12.2020 gün 2020/4070 E. 2020/7546 K. sayılı ilamı)
Tarafların nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını göstermektedir.
‘‘Mahkemece dinlenen davacı tanıklarından bazıları ve davalı tanıkları tarafların toplumda evli olarak bilindiklerini beyan etmişlerdir. Öte yandan dosya içerisinde yer alan 23/06/2008 tarihli Osmancık haber gazetesinde <N. ve B. çifti oğullarını sünnet ettirdi> şeklinde haber yapıldığı ve tarafların aile fotoğraflarının yayınlandığı görülmüştür. Yine tarafların bir müddet birlikte yaşadıkları tarafların kabulündedir.
Tüm bu hususlardan anlaşılacağı üzere taraflar arasında nişan değil, gayri resmi evlilik vardır. Tarafların nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığını göstermektedir. Bu nedenle davacının davalıya verdiği ziynet eşyalarının meşru olmayan bir maksadın istihsali için verilmiş olduğunu kabul zarureti vardır. BK.’nun 65. maddesine göre gayri ahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeylerin geri alınması mümkün değildir. Nişanın bozulmasında hediyelerin iadesi ile ilgili hükümlerin burada kıyasen uygulanması yoluna gidilerek davanın kısmen kabulünde isabet yoktur. Yine bir kadın ile bir erkek nikahsız da olsa bir araya gelirlerken gerek kadın ve gerekse erkek yahut bunların yakınları tarafından satın alınarak veya başka türlü sağlanarak kadına verilen eşyanın mülkiyeti teslim edilmekle ona geçer. Çünkü eşyanın bu şekilde verilmesi nitelikçe bağış olup elden verilmekle kadının şahsi malı olur. Mahkemece değinilen bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.’’ (Yargıtay 4. H.D. 29.09.2011 gün 2010/8156 E. 2011/9793 K. sayılı ilamı)